Albay'ın vay haline – Leonardo DiCaprio'lu "Bir Savaştan Sonra Bir Savaş"

Bu yıl "The Phoenician Masterpiece" ile vizyona giren adaşı Wes Anderson gibi, Paul Thomas Anderson'ın da sadık bir hayran kitlesi var. Filmleri, diğer özelliklerinin yanı sıra, türlere meydan okuyan ambiyansları ve biraz da çoğunluktan uzak doğalarıyla öne çıkıyor. Son zamanlarda, hepsi geçmişte geçiyordu: "The Master" savaş sonrası Amerika'da, "Phantom Thread" 1950'lerde; 2021 yapımı "Licorice Pizza" ise, tıpkı kendisinden önceki "Inherent Vice" gibi 1970'lerde geçiyordu.
"Bir Savaş Sonrası" günümüzde geçiyor. En azından büyük ölçüde. Filmin açılış olayları, ana olay örgüsünden 16 yıl önce geçiyor: "French 75" adlı isyancı grup, toplumsal ve ekonomik adaletsizlikle mücadele etmeye kendini adamıştır.
Oyuncu kadrosunda ayrıca Pat ve Perfidia çifti (Leonardo DiCaprio, Teyana Taylor) da yer alıyor. Perfidia, Meksika sınırındaki bir toplama kampından göçmenleri kurtarırken, Albay Steven J. Lockshaw (Sean Penn) ile tanışır ve onu cinsel olarak aşağılar; Lockshaw da daha sonra onu cinsel olarak saplantılı bir şekilde takip etmeye başlar.
Perfidia'nın devrimci tutkusu bir kız çocuğu doğurduktan sonra bile azalmaz. Anne rolünü kabul etmeyi reddeder. Bu durum, artık ailesine daha fazla önem veren partnerinin canını sıkar. Ardından, Fransız 75'in banka soygunu kontrolden çıkar.
Pat, bir zaman atlamasının ardından, artık 16 yaşında olan Willa (Chase Infinity) ile küçük bir kasabada yeni bir kimlikle yaşamaya başlar. Aktivist "Ghetto" Pat, alkolik ve uyuşturucu bağımlısı Bob Ferguson'a dönüşmüştür. Yine de, genç kızını elinden geldiğince yakından takip eder. Ta ki geçmişi, Lockshaw'ın onu ve üstüne üstlük Willa'yı hedef alan şahsına kadar.
Anderson bu sefer de belirli bir türe bağlı kalmak istemiyor. Muhtemelen 100 milyon doları aşan alışılmadık derecede yüksek bir bütçeye rağmen, kendini ana akıma açık kollarla atmıyor. "Inherent Vice"da olduğu gibi, gizemli yazar Thomas Pynchon'ın bir eserinden ilham almış: bu durumda, 1960'larda geçen 1990 tarihli "Vineland" romanından.
Bu hikâyeden esinlenen ve günümüzde geçen film, aksiyon dolu olduğu kadar heyecan verici de; özellikle orta kısımda mizah dolu, finalde duygusal ve sürekli zengin bir anlatıma sahip. "Bir Savaş Sonrası", zaman zaman Amerikan ulusunun mevcut durumu hakkında sert ve çirkin bir yorum gibi geliyor. Filmin başındaki sıkı güvenlik önlemleriyle korunan gözaltı merkezi, Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) teşkilatının göçmenlere yönelik siyasi saiklerle giriştiği acımasız eylemleri hatırlatıyor.
Lockshaw'ın üyesi olmayı çok istediği, ırkçı bir gündemle hareket eden, aşırı gerici, üstün ırklı "Noel Maceracıları Kulübü" de gerçek hayattaki modellerden çok da uzak değil. Ancak, cinsiyet tartışması gibi diğer bazı konular yalnızca kısaca gündeme geliyor.
Anderson, oyuncu kadrosuna da güvenebilir. Leonardo DiCaprio, James Cameron, Martin Scorsese, Quentin Tarantino ve Christopher Nolan gibi birçok önemli yönetmenle çalıştı. Paul Thomas Anderson evrenine yeni katılan DiCaprio, şimdi de muhteşem bir çıkış yapıyor.
Bob'u, Willa'ya olan babacan sevgisinden şüphe bırakmıyor. Son yıllarda çok fazla içki içip çok fazla esrar içmiş eski bir aktivist olarak, Jeff Bridges'in "The Big Lebowski" filmindeki Dude karakterinin reenkarnasyonu gibi görünüyor.
Bob, kızını kurtarmak için bir kez daha eski yoldaşlarıyla birlikte çalışmak zorundadır. Eski devrimcinin önemli bir şifreyi hatırlayamaması ve takipçilerinden kaçarken formda olmaması, DiCaprio'yu son derece komik şakalara sürükler.
Sean Penn de en az diğerleri kadar etkileyici; şişkin gövdesi ve daracık gömleğiyle ırkçı albay, karikatürize edilmiş gibi görünse de her zaman bir tehdit. Lockshaw'ın sol görüşlü muadili olarak benzer şekilde sert bir performans sergileyen ve ardından bir süreliğine olay örgüsünden kaybolan Tejana Taylor da görülmeye değer. Özellikle yeni oyuncu Chase Infinity, Willa rolüyle aksiyonun temelini oluşturuyor. Filmin duygusal özünü, Willa'nın Bob ile olan ilişkisinde buluyor.
Jonny Greenwood'un bestesi benzersiz bir kaliteye sahip. Orta bölümdeki serbest caz benzeri piyano pasajları, Bob'un kaçış hareketlerine ironik bir yorum getirirken, finale doğru gelen davul sesleri, moğol çöl yolundaki bir kovalamacanın dramını yoğunlaştırıyor.
Paul Thomas Anderson, "Bir Savaş Sonrası" ile gerçek bir başyapıta imza atmış. Fenikeli olmasa bile.
Paul Thomas Anderson'ın yönettiği, Leonardo DiCaprio, Sean Penn ve Benicio Del Toro'nun başrollerini paylaştığı "One Battle After Another" , 161 dakika, 16 yaş sınırı (25 Eylül'de sinemalarda)
rnd